Sizle bir tespitimi paylaşmak istiyorum. Pek çok kurumsal şirket, çalışanlarından salt fikirlerini paylaşmalarını isteyerek, inovasyon sürecini tersten, yani başaşağı işletmeyi tercih ediyor. Oysa, inovasyon fikirden değil ihtiyaçtan başlar. Fikrin altındaki İhtiyacı araştırmadan, değerli varsayarak fikre yatırım yapmak, gereksiz kaynak harcamaya neden olur.
Bir şirket çalışanı olduğunuzu ve harika bir fikir bulduğunuzu varsayalım. Diyelim ki; evdeki muhabbet kuşunuzun dışkısını (ve başka evlerdeki muhabbet kuşlarının dışkılarını da) çiftçiye gübre olarak satacak ve zengin olacaksınız. Hakkını verelim fikir on numara. Yakın iş arkadaşlarınıza sordunuz, fikrinizi çok beğendiler. Daha da yüreklendiniz. Google’dan yaptığınız araştırmada da benzer bir ticari uygulamaya rastlamadınız. Harika! Fikrin dışarı kaçmasını istemediğinizden fazla da dillendirmiyorsunuz. Fikir önerisi sisteminden, fikrinizi şirketinize gönderdiniz. Şirketinizin bu iş için anlaştığı danışman bir şirketle görüşme yaptınız. Danışman, “Önce fikrin pazara uyumluluğunu değerlendirelim” dedi ve önünüze koyduğu tabloları ve şablonları doldurmanızı istedi. Yapmanız gereken şey, odadan çıkmadan, böyle bir fikrin kaç pazara hitap edebileceğini düşünmek, bunları listeleyip önceliklendirmek, size göre en uygununu seçmek ve hemen bu pazarın büyüklüğünü, dinamiklerini ve büyüme olasılıklarını araştırmaya koyulmak. Nasıl? Mantıklı geldi mi?
Yorulmadıysanız, devam edelim. Danışman, doldurduğunuz tabloları ve seçimlerinizi inceledi ve hedef pazarın yeterince büyük olduğuna ve şirketinizin güçlü yanlarının bu fikrin uygulamasını destekleyebileceğine kanaat getirdi ve sizi bir sonraki aşamaya yani müşterinizin kim olduğunu keşfetmeye doğru yönlendirdi. Burada dikkat; daha hâlâ ortada böyle bir ihtiyaç olup olmadığı ya da bu ihtiyacın çözmeye değer olup olmadığına dair bir veri yok.
Biz gene de devam edelim. Yakın çevrenizle görüşmeye devam ettiniz. Yetmedi. Görüşmenin çapını artırarak tanımadığınız insanlarla ve çiftçilerle de pek çok görüşme yaptınız. Aradığınız şey, müşteri bölütünün (segmentinin) ayrıntılarını ve problem ve ihtiyaçlara yönelik varsayımları belirlemek. Evet, varsayımları belirlemek.
Nihayet, insanların yaşadıkları sorunları, görmek istedikleri işleri, bu alandaki gelişim talepleri, ihtiyaç ve beklentilerini kurcalamaya başlayacağınız “İhtiyaçların Keşfi” aşamasına ulaşabildiniz. Ve gördünüz ki; büyük fikrinizin çözüm olacağını sandığınız ne herhangi bir müşteri ihtiyacı, ne bir müşteri segmenti yok, dolayısıyla ne pazar var, ne zenginlik, ne de ödül. Danışman sırada fikrinizin organizasyona uyumluluğu var derken, harcadığınız emeğe mi yanarsınız, kaybettiğiniz zamana ya da yarattığınız karşılığı olmayan heyecana mı bilinmez.
Bildiğim bir şey var, o da bu sürecin tam tersinin uygulanmasının çok daha iyi sonuçlar verebileceği. Gelin filmi geriye saralım.
Gene başlangıcın bir fikirle olduğunu varsayalım. Ama bu fikir öyle rastgele ortaya atılmış olmasın. Şirketiniz stratejik ilgi ve gelişim alanlarını iyi bir ön çalışmayla, geniş katılımlı, veriye dayanan ve iyi yönetilmiş bir strateji çalıştayı ile belirlemiş olsun. Şirketiniz, gene, büyümek istediği bu stratejik inovasyon alanlarında, kurduğu inovasyon ekibiyle, insanların görmeye çalıştığı bazı işleri belirlemiş, bu yolda insanların ihtiyaçlarını derinlemesine anlamak üzere, hedef müşteri gruplarında etnografik görüşme ve gözlemler yapmış, iş haritalarını oluşturmuş ve ihtiyaçları belirlemiş olsun. Hatta şirketiniz, bu ihtiyaçların fırsat seviyelerini belirlemek üzere bir kantitatif araştırma da yaptırmış ve odaklanılacak potansiyeli en yüksek ilk üç ihtiyacı tespit etmiş olsun. Ortaya çıkan fırsat haritası sayesinde, fırsat ihtiyaçların sahibi müşteri segmentlerini, bunların büyüklüklerini, fırsat ihtiyaçların karşılanıp karşılanmadığını, rekabetin ve kendinin bu alandaki konumunu belirlemiş olsun.
Daha açık ifadeyle, şirketinizin şöyle bir fikir yarışması ilanı yayınladığını düşünün:
“Önümüzdeki 5 yıllık dönemde insanlığın büyük bir beslenme sorunuyla karşı karşıya olduğu bir gerçek. Bu sorunun çözümü için gıda üretimi, gıda besin değeri ve lojistiğini stratejik büyüme alanı olarak belirledik. Araştırmalarımız sonunda, önümüzdeki krizi salatalığın çözebileceğine inanıyoruz. Salatalık ekimi yapan Marmara ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi çiftçilerinin ve kurak bölgelerde salatalık üretmeye çalışan dünya çiftçilerinin verimini 10 katına çıkaracak, geleneksel yapay gübrenin yarı maliyetinde bir çözüm geliştirmek üzere siz çalışanlarımız arasında bir inovasyon fikir yarışması açıyoruz.”
İşte şimdi, içeriğindeki X maddesinin salatalık verimini arttırdığını bildiğiniz müthiş muhabbet kuşu gübresi fikrini patlatmanın tam zamanı! Fikriniz ihtiyaca, müşteri segmentine, şirketinizin gitmek istediği stratejik yöne tam uyumlu. Ta taaa! Fikriniz seçildi, ama işiniz daha bitmedi. Bundan sonra önünüzde, fikri olgunlaştırma, daha fazla çiftçiyle görüşme, kafanızdaki iş ve gelir modelini tarlada yeniden ve yeniden sınama, sahaya çıkma, başarısız olma, değiştirme ve ölçekleme gibi pek çok adım var. Ama korkacak bir şey yok, çünkü siz ihtiyaçlara dayanan temeli çok sağlam attınız.
Şimdi bana, öyle şirket olsa biz de yaparız, “Oxford vardı da, biz mi gitmedik?” diyebilirsiniz. Evet, öyle şirketler var. Adlarını bu yüzden hepimiz biliyoruz. Sizin şirketiniz de o şirketlerden biri olabilir.
Bütün mesele yolu başaşağı değil, ayakları yere basarak yürümekte.
NEWThings hizmetleri ile ilgili daha fazla bilgi, Sonuç Odaklı İnovasyon danışmanlığı ve iletişim için www.yenihersey.com